Bilindiği üzere 7036 sayılı “İş Mahkemeleri Kanunu”nun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 3. Maddesinin 2. Fıkrası
“(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Denilerek davacının, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu işbu evrakın 1 haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye sunulmaması halinde ise davanın usulen reddedileceği belirtilmiştir.
Anılı kanun maddesi kapsamında; davacının dava açılışında belirtilen son tutanağı sunmaması yahut iş mahkemesince verilecek 1 haftalık kesin süre içerisinde sunmaması halinde ne olacağına ilişkin birtakım görüşler istinaf mahkemelerinde ortaya çıkmıştır. Şöyle ki; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 2019/1441 Esas ve 2019/1299 Karar sayılı ilamında
"...Dava açılmadan önce arabulucuya hiç başvurulmamış olması dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddini gerektiren bir husus olup, arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olması ise davanın usulden reddi yaptırımına bağlanmıştır.
Somut olayda; ilk derece mahkemesi kararında arabuluculuk tutanağının aslını sunması hususunda davacıya verilen bir haftalık süre içerisinde tutanak aslının sunulmadığı gerekçesi ile davasının usulden reddine karar verildiği anlaşılmakta ise de esasen arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağının dava dilekçesine eklendiği, davanın UYAP üzerinden açıldığı, arabuluculuk faaliyetine ilişkin belgelere ve son tutanağa, herkese açık ve ulaşılabelir hale getirilen UYAP sistemi üzerinden erişebilmenin mümkün bulunduğu dikkate alındığında, yargılamaya devam olunarak taraf delilleri toplanıp davanın esasının incelenmesi gerekirken, son tutanak aslının sunulmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddi isabetli görülmemiştir..."
Denilerek dava dosyasının davacı vekili tarafından UYAP sistemi üzerinden açıldığında; zorunlu dava şartı arabuluculuk başvuru numarasının da sisteme girilmesinin gerekli olması nedeniyle dava dilekçesi ekinde son tutanak sunulmamış olsa dahi davanın usulen reddinin gerekmediği hükmedilmiştir.
Aynı konuya ilişkin olarak ise Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi 2019/2037 E. – 2019/2110 Kararında
“İlk derece mahkemesi tarafından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun dava şartı olarak arabuluculuğu düzenleyen 3/2.maddesinde “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi getirilmiştir. Bu maddeyle öngürülen 1 haftalık kesin süre emredici niteliktedir. Mahkeme tarafından değiştirilemez. Dosya kapsamından yasa gereği yapılan ihtarat ve verilen 1 haftalık kesin süre içinde arabuluculuk tutanağının aslının veya arabulucu tarafından tasdik edilmiş suretinin dosyaya ibraz edilmediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla davanın usulden reddine dair verilen karar yerindedir.” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Denilerek yasa belirtilen 1 haftalık kesin sürenin kanun hükmünde emredici olması nedeniyle kesin olduğu ve aksi halde ise davanın usulen reddinin gerektiği belirtilmiştir.
İki istinaf mahkemesinin karşıt görüşü neticesinde dosya uyuşmazlık hakkında nihai kararın verilmesi için Yargıtaya taşınmıştır.
Yargıtay 9. H.D. 2020/932 E. – 2020/5773 K. – 17.06.2020 T. Kararı kapsamında;
Bölge adliye mahkemeleri arasındaki uyuşmazlığı, davacı vekilinin davasını UYAP sistemi üzerinden açması ve arabuluculuk son tutanağına hakimin erişebilir olması nedeniyle davacının dava ekinde yahut 1 haftalık kesin süre içerisinde anlaşmama son tutanağını sunmaması halinde dosyanın 7036 sayılı kanun madde 3/2 kapsamında usulen reddedilip reddedilmeyeceği yönünde olduğunu tespit etmiştir.
Yapılan incelemede Yargıtay, 7036 sayılı kanun kapsamında öngörülen belgenin dosyaya ibraz yükümlülüğünün taraf ve vekillerine ait olduğunu, söz konusu evrakların toplanmasının resen araştırma ilkesi dahilinde sayılmayacağını, eğer hakime araştırma yükümlülüğü verilir ise UYAP sistemi üzerinden ulaşılabilecek her türlü bilgi ve belgenin hakimlerce toplanması sonucunun ortaya çıkacağından bu durumun mevcut yargılama sistemimiz ile bağdaşmayacağı belirtilerek Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının doğru bulunduğuna karar vererek uyuşmazlığı sonlandırmıştır.
Bu bağlamda davacı yahut vekili tarafından anlaşmama yönündeki son tutanağın aslını yahut onaylı suretinin dava dilekçesine eklenmesinin gerekli olduğunun aşikardır. Lakin UYAP sistemi üzerinden açılan zorunlu arabuluculuğa haiz iş davaları için arabuluculuk esas numarası girilmeden de dava açılamadığı ortadadır. Hakimin yalnızca bu evrak için UYAP sisteminden evrak toplamasından ziyade davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesiyle birlikte anılı evrakın da sisteme otomatik olarak eklenmesinin daha verimli bir çözüm olacağı yahut eksikliğinde davanın usulden reddedilmesinin gerek usul ekonomisine gerekse anayasa ile korunan adil yargılanma hakkına aykırı olduğu görüşündeyim.
İÇDEMİR HUKUK BÜROSU
Σχόλια